SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

İTK BAHSİ

<< 3961 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ عَتِيقٍ وَأَيُّوبَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ أَنَّ رَجُلًا أَعْتَقَ سِتَّةَ أَعْبُدٍ عِنْدَ مَوْتِهِ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ مَالٌ غَيْرُهُمْ فَبَلَغَ ذَلِكَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَقْرَعَ بَيْنَهُمْ فَأَعْتَقَ اثْنَيْنِ وَأَرَقَّ أَرْبَعَةً

 

İmrân b. Husayn'dan rivayet olunduğuna göre:

 

Bir adam ölürken altı kölesini azad etmiş ve (kendisinin) bu kölelerden başka bir malı da yokmuş. Bu (haber) Nebi (s.a.v )'e yetişince köleler arasında kur'a çekmiş, (kur'a sonucu onlardan) ikisini azad etmiş, dördünü de köle olarak bırakmış.

 

 

İzah:

Nesâî. cenâiz

 

Ölüm yatağında iken kölelerini azad ettiğinden bahsedilen şahsın kimliği hakkında bir açıklama mev­cut değildir.

 

Sadece 3960 numaralı hadis-i şerifde onun Ensari olduğuna dair bir açıklama bulunmaktadır.

 

Her ne kadar burada sözü geçen şahsın kölelerini ölmek üzere iken azâd ettiği ifade edilmekte ise de, Müslim'in bir rivayetinde[Müslim, eymân] bu şahsın ölürken kölelerinin azad edilmesini vasiyet ettiği ifade edilmektedir.

 

İmam Kurtubî'nin de dediği gibi doğru olan rivayet Müslim'in bu riva­yetidir. Ancak bazı râviler bu hadisi rivayet ederken yanlışlıkla "vasiyet etti" kelimesini atlayarak sadece onun ölmek üzere iken kölelerini azad ettiğini nakletmekle kalmıştır.

 

Bilindiği gibi bir kimsenin mirasının üçte birisinden fazlasında vasiyet hakkı yoktur. Sözü geçen sahabinin altı kölesinin değeri tüm mirasının üçte birinden fazla olduğundan, onun bu vasiyeti tümüyle geçerli değildir. Bu yüzden Hz. Nebi onun bu usulsüz tasarrufunu duyunca onun hakkında ağır sözler sarfetmiştir. 3960 numaralı hadis-i şeriften anlaşıldı­ğı üzere Hz. Nebi'in o şahıs hakkında söylediği ağır sözler. "Eğer ben defnedilmeden önce o adamı görseydim o, müslümanlar mezarlı­ğına gömülmezdi" anlamına gelen cümlelerden ibarettir.

 

Nesai'nin rivayetine göre, Hz. Nebi'in sözü geçen sahabi hakkın­da; "Bileydim onun namazına katılmak istemezdim." dediği ifade edil­mektedir.

 

Bu babda geçen hadis-i şerifler, mallarının üçte biri kölelerinin değe­rine ulaşmadığı halde, ölüm yatağında iken kölelerini azad eden vcva azad edilmelerini vasiyet eden kimsenin ölümüyle, malının üçte biri kar­şılığında hangi kölelerin hür sayılacağı konusunda kur'a usulüne başvu­rulabileceğini söyleyen imam Malik ile İmam Şafii. Ahmed. İshak, Da-vud, İbn Cerir ve cumhur ulemanın delilidir.

 

İmam Ebu Hanife'ye göre ise, bir kimsenin kölelerinden her birinin vü­cudu mirasın üçte birinden hissesine düşen pay nisbetinde azad olur ve kölelerden herbiri vücudunun kalan kısmının da hürriyete kavuşması için gereken parayı temin etmek üzere çalıştırılır. Bu parayı kazanıp da varis­lere teslim edince vücudunun tümü hürriyetine kavuşmuş olur. Said b. el-Müseyyeb ile Şureyh, en-Nesâi, Şabî, Katâde ve Hammad da bu görüştedirler.

 

Hanifilerden bazıları ise, bu gibi hususlarda kur'a usulüne göre başvur-murmanın meşru olmayıp cahiliye adetlerinden kalan bir nevi kumar ol­duğunu söylemişlerdir.[(İbn. Kudame, el'muğnî VIII 358. Riyâd l98l)]

 

İbnül Münzir, Ebû Hanîfe'nin kurayı caiz gördüğünü söylemiştir.[el mübarekfüri, tuhfetul - Ahuezî IV. 602.]

 

Kur'anın caiz olmadığını söyleyen Hanefî'nin imamlarına göre. kur'a İslamin ilk yıllarından geçerli idi, fakat sonradan nesh edildi. Nitekim Ebû Cafer et-Tahâvi'nin rivayet ettiği [El, Tahâvî şerhu meânil-İsar II 421 – 422.] Hz Ali'nin İslamın ilk yıllarında Ye-men'de bu usulü uyguladığını ve Hz Nebiin de tasvibine mazhar olduğunu fakat sonradan bu usulü terkettiğini ifade eden hadis-i şerif de buna delalet eder.[Zafer Ahmed el Tahâvî İ'lâüssünen XI 309 – 310.]